Sağlık

TTB Uyardı: Kızamık Salgınına Karşıyız!

Türk Tabipleri Birliği (TTB), toplumu ‘Kızamık Salgını’ konusunda uyarmak amacıyla düzenlediği basın toplantısında, Sağlık Bakanlığı’nı salgını izlemeye son vermeye, bilgi paylaşmaya ve toplumu uyarma sorumluluğunu yerine getirmeye davet etti. TTB Lideri Şebnem Korur Fincancı, taşınabilir aşı merkezlerinin acilen oluşturulması ve aşı kampanyasıyla aşılamanın hızla yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Sağlık Bakanlığı aşılama konusunda sorumluluğu bireye yükleyerek bunu görünmez kılıyor” diye eleştirdi.

TTB Kızamık Salgınına Karşı Uyardı ve Alınacak Önlemleri Açıkladı

İstanbul’da kızamık vakalarının artmasıyla birlikte Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Tabip Odaları ‘kızamık salgını’ konusunda açıklamalarda bulunarak toplumu uyarmaya çalışıyor. İstanbul Tabip Odası (İTO) önceki gün düzenlediği basın toplantısında kızamık salgınına dikkat çekti. Vatandaşları uyardı ve şeffaflık için Sağlık Bakanlığı’na davette bulundu. TTB Merkez Yönetim Kurulu bugün saat 12.30’da basın açıklaması yaparak “Kızamık salgınıyla karşı karşıyayız” açıklamasını yaptı. TTB Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı ve TTB Pandemi Çalışma Kümesi Üyesi Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kızamık vakalarının artması sonucu çocukların hayatını kaybettiğine ilişkin açıklamalarda bulunarak kızamık salgını olduğunu kamuoyuyla paylaştı. ülkemizdeki olaylar Sağlık Bakanlığı’nın kızamık vakalarına karşı savunma yapmasına ve salgın konusunda sessiz kalmasına tepki gösteren TTB, “şeffaflık ve veri paylaşımı” çağrısında bulundu. Toplantıda ayrıca TTB Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Bulut ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Karer de bulundu. TTB Merkez Yönetim Kurulu çatısı altında; Pandemi Çalışma Kümesi, Aşı Çalışma Kümesi, Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü kızamık salgınına karşı harekete geçerek sahadan elde ettikleri bilgilerle halkı aydınlatmaya çalışıyor. Toplantıda TTB Pandemi Çalışma Kümesi Üyesi Dr. Esin Şenol kızamık hakkında bilgi verdi. Kızamık vakalarındaki artışla ilgili sahadaki çalışma kümelerinden alabildiği bilgileri paylaştı.

Anahtar deliğinden bakana bulaşabilir

kızamık; Şenol, iki doz aşı ile ölümcül olabilen, subakut sklerozan panensefalit (SSPE) gibi kalıcı sağlık sorunlarına yol açan, körlük gibi sakatlıklara yol açabilen, salgın hastalıklar sonrası geç dönemde ortaya çıkan bir hastalık olduğuna dikkat çekti. 9 tanesi bu hastalığı bulaştırabilir. Tabiri caizse o kadar bulaşıcıdır ki anahtar deliğinden bakan herkese bile bulaşabilir. Virüs, havada veya enfekte yüzeylerde iki saate kadar aktif ve bulaşıcı kalır. Aşıları eksik olan ve olmayanları, hatta aşıları olan insanları bile enfekte edecek kadar güçlüdür. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık Raporu’na göre ülkemiz son bir yılda 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’dan sonra üçüncü ülke konumundadır. Nisan 2022-Mayıs 2023’te bildirilen 457 olayın 343’ü 2023’ün Ocak ve Şubat aylarıyla ilgili ve özellikle 2023’te salgının boyutu arttı.

2005 Kızamık Teşhis Edilen Bireylerin 1440’ı

Ülkemizde 2023 yılının ilk dört ayında 2005 kişinin kızamık ön tanısı ile muayene edildiğine dikkat çeken Dr. Esin Şenol, “Bunların 1440’ında laboratuvar tanısı ile Kızamık doğrulandı. Kızamık vakalarının çoğunluğu 1-9 yaş grubundadır. 242 kişi kızamık nedeniyle hastaneye kaldırıldı, bu vakaların en büyüğü 1-9 yaş arası çocuklardı. İleri yaş kızamık vakalarının varlığı, aşı kaynaklı uzun vadeli bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Aşısız ve Eksik Aşılar En Çok Kızamık Ön Teşhisinde!

Kızamık ön tanısı ile incelenen vakaların çoğunlukla aşısız ve eksik aşılı olduğuna dikkat çekilen toplantıda, “Vakalar özellikle 5 yaş altı aşılama durumları açısından değerlendirildiğinde kızamık komplikasyonları ve ölüm açısından riskli: 1 yaşın altındaki vakaların neredeyse tamamı ve 1-4 yaşındaki vakaların yarısından fazlası aşısız.” verildi.

Sağlık Bakanlığı retçi bir tavır içinde ve şeffaflıktan uzak!

Esin Şenol, sağlık otoritesinin kızamık salgınının duyulmaması için girişimlerde bulunduğuna dikkat çekerken, Esin Şenol, “Ülkemizde kızamık salgınının başladığı Aralık 2010’dan bu yana Bakanlığın inkarcı ve şeffaf olmayan tavrı değişmedi. . Öte yandan kızamığa bağlı ölümlerin olduğu konusunda da sahadan bilgi alınıyor. Ancak kızamık aşı ile önlenebilen bulaşıcı bir hastalıktır ve onlarca yıldır aşı ile milyonlarca çocuğun ölümünün önlendiği bilinmektedir.

13 Yıl Sonra Yine Kızamık Oldu!

Yaşadığımız yüzyılda kızamıktan ölmenin kabul edilemez olduğunu söyleyen Şenoş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün içinde bulunduğumuz durum, son kızamıktan ölümümüzden 13 yıl sonra ölümlerin yeniden başlaması endişesi. Ülkemizde sağlık çalışanları başarılı bir aşılama programı ile kızamık hastalığını yok etme aşamasına getirmeyi başarmıştır. 2007-2010 yılları arasında kızamık vaka sayısı 10’u geçmedi. Nasıl oluyor da yeniden kızamık salgınları ve kızamık ölümlerine tanık oluyoruz?”

Aşı Çelişkisi ve Kararsızlığına Vurgu

Esin Şenol, “TTB olarak toplum sağlığına gönül verenler olarak bunun nedenini çok iyi biliyoruz” diyerek sözlerine devam eden Esin Şenol, “Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile aşı kararsızlığının büyümesi Önleyici hizmetlerden tedavi edici hizmetlere evrilen birinci basamak ve aşı geri dönüşlerinin yarattığı tereddüt ve ülke sağlığı. Otoritenin bu tereddütü ortadan kaldırmak için etkin bir girişimde bulunmaması, sorumluluğu bireylere yüklemesidir. Sağlık Bakanlığı’nın DSÖ’ye bildirdiği bilgiler, ülkenin yarısında kızamık aşısı tamamlanan çocuk oranının 2021’de yüzde 95’e ulaşamadığını, iki doz aşıyı bitiren tek bir bölgenin dahi bulunmadığını gösteriyor. 2023 yılında 34 bölgeye bölünerek paylaşılan bilgilerde. Yüzde 95 kızamık aşılama oranına ulaşamayan her mahalle, ilçe, il ve bölgenin salgın tehdidi altında olduğunu hatırlatırız. Sağlık Bakanlığı bu aşılama oranını yakalayamadı” dedi.

2019’da Çocukluk Aşısı Olmayan Kişi Sayısı 40 Bin’e Ulaştı

Aşının milyonlarca sakatlığı ve ölümü önleyen en başarılı koruyucu halk sağlığı uygulaması olduğuna dikkat çekilen toplantıda, ülkemizde aşılama programının hayata geçirilmesi ile yaklaşık 3 milyon çocuğun aşı ile önlenebilir hastalıklara yakalanmasının önleneceği belirtilirken; 30 bin çocuğun bu hastalıklar nedeniyle ölümden kurtulduğu kaydedildi. Tüm bunlara rağmen, özellikle pandemi ile birlikte, sistemin hoşgörüsüne, hoşgörüsüzlüğüne dikkat edilerek düzenlenen hesaplarla “aşı tereddüdü” yaşayanların sayısında artış yaşandığına dikkat çekildi. birçok insanı tedirgin eden taraflı ve saçma sapan bilgiler yayan hesaplar. Esin Şenol, 2019 yılında eldeki veriler doğrultusunda çocukluk aşısı yaptırmayanların 40 bine ulaştığını açıkladı.

Deprem Bölgelerinde Kızamık Tehdidi!

Şenol şöyle devam etti: “Deprem nedeniyle artan nüfus hareketliliği, birinci basamak hizmetlerindeki önemli aksamalar, aşılanmamış ve eksik aşılanmış çocuk sayısını daha da artırdı. Tüm bunlara dışlanan mülteci nüfusu ve aşıları sistematik olarak yapılmayan mevsimlik tarım personeli de eklenmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi döneminde daha da görünür hale gelen aşılara ilgisizliği, aşı karşıtlarına sessiz kalması ve aşı kararsızlığının önüne geçecek önemli bir çalışmanın olmaması düşünüldüğünde aşısız çocukların bu kadar yüksek olması şaşırtıcı değil. Ayrıca aile hekimine aşı yaptırmayan çocuklarla ilgili yorucu bir süreç yerine ailelerin aşı reddi ile ilgili karar verme sürecini kolaylaştırmak ve red butonunu işaretlemek sorunun boyutunu artırmaktadır. Bölge bazlı hizmet yerine liste bazlı hizmet ile mücadele eden aile hekimliği sisteminin yapısal sorunları, geniş ekip yerine dar ekip, sahada hizmet yerine polikliniklere daralma, aile sağlığı hemşiresi sayısındaki önemli eksiklik ve Fiyatların açlık sınırında olması, artan iş listesi ve performans baskısı aşısız nüfusun giderek artmaya başlamasından kaynaklanıyor. yakından bağlantılıdır. Bölgede yaşanan sarsıntıda işler çığırından çıktı, artan hizmet ihtiyacı ve depremzede sağlık çalışanlarının idari izinleri hafife alındı, üstelik esnek çalışma ve aşılamanın olumsuz performansı askıya alındı, salgın gerçeği ortadan kalktı. afet döneminde bölge bazlı hizmet ile koruyucu hizmet verilmesi göz ardı edilmiştir. Bu durum deprem bölgesinde başta kızamık olmak üzere birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalma tehdidini beraberinde getirmektedir. Nitekim yerel sağlık yöneticileri ve sağlık çalışanları bundan çekiniyor ve Sağlık Bakanlığı’na hatırlatıyor.”

Sağlık Otoritesi Olayları İzliyor ve Gizliyor!

“Sağlıkta dönüşüm adı altında son depremde yıkımına tanık olduğumuz sağlık sistemi, dövize endeksli aşılarla baş başa bırakılarak, takip edilemeyen insanları kaderine terk etti. Mevsimlik işçilerle artan toplumsal hareketlilik, düzensiz göçler ve dövize endeksli aşılarla baş başa kaldığımız yer…” Şenol açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ulaşamadığımızdan değil, yeniden kaybetmeye başlayacağız evlatlarımızı. Ceyhun Atuf Kansu’nun “Kızılay’ın Yükselişi” filmindeki gibi değil, insanların tüm yoksulluk ve yoksunluklarını görmezden gelip aşıya ulaşmasını beklediğimiz için ve hakikat ötesi saçmalıkları etrafımızda dolaşıp inanca dönüştüğü için. Önlem alma imkanımız var ama ülkenin sağlık otoritesi vaka sayısını gizliyor, gizlemek yetmiyor. Bu konuda çeşitli şekillerde konuşan meslektaşlarımızı susturmaya çalışıyor. Tereddüdü kaldırmak mı dediniz, aşı geriye dönüp karşıtların tehdit ettiğine bakmaz, tehdit edeni özgür bırakır. Her çocuğun aşı ile önlenebilir hastalık riskinden uzak bir ortamda doğma ve büyüme hakkı vardır. Vurgunculuğa bırakılmayan, sorumluluğu bireye yüklemeyen, toplumu ayağa kaldıran sağlık politikalarına acil ihtiyacımız var… Doğruları birlikte kuracağız.”

TTB’den Kızamık Salgınına Karşı Alınacak Önlemler

Aralık 2010’dan bu yana devam eden ve bu yıl daha da artan kızamık salgınına karşı Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilme kolaylığı olmaksızın bir an önce aşağıdaki önlemlerin alınması gerektiğini kamuoyu ile paylaşıyoruz:

  • Etkilenen bölgelerdeki 6/9 ay – 15 yaş ortası tüm çocuklara, aşılanmış olsun veya olmasın, mutlaka bir doz aşı yapılmalıdır.
  • Kızamık aşıları, henüz vaka görülmeyen bölgelerde 9. aydan itibaren eksik aşılanan çocuklara da yaptırılmalıdır.
  • Özellikle ikinci doz kızamık aşısı kapsamının artırılması için özel bir program geliştirilmelidir.
  • İkinci dozun ilkokul birinci sınıftan 48. aya kadar geri çekilmesi ve sorumluluğun aile hekimlerine devredilmesi sonucunda okul çağındaki 2,5 milyon aşısız çocuğun bir an önce aşılanması gerekmektedir.
  • Aile sağlığı birimlerindeki hemşire-ebe açığı bir an önce giderilmelidir. Hizmet ihtiyacının yüksek olduğu bölgelerde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı yaklaşımından vazgeçilmeli, bu bölgelerde aile hekimi ve hemşire/ebe sayısı artırılmalıdır.
  • Döküntü hastalığının tüm şikayetleri kızamık yönünden değerlendirilmelidir.
  • Kızamığın hastanelerde yayılması önlenmelidir. Bu içerikte:
    • Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı aşılanması,
    • Pişik hastalığı şikayeti ile gelenlerin hızlı bir şekilde hizmet alması, bekleyenlerle temas süresini en aza indirecek akış-yer düzenlemesi ve hizmet aldığı ortamın havalandırılması değerlidir.
  • Salgın gerçeğinde yürütülecek aşı kampanyasının bölge bazlı olması şart. Vatandaşların başvurusu sınırlandırılmamalı, alana çıksınlar. Portatif aşılama istasyonları ile kısa sürede aşılama oranı artırılmalıdır.
  • Aşı konusunda toplum bilgilendirilmeli, yanlış/yanlı haberler Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından ele alınmalıdır.
  • Mülteci-göçmen nüfusa yönelik denetim hizmetlerine ağırlık verilmeli, çocuklar aşısız bırakılmamalıdır.
  • Deprem bölgesinde depremzedelerin sağlık çalışanlarını rahatlatması için uzun süreli sağlık çalışanı atamaları yapılmalıdır. Bu bölgede yaşama ve çalışma koşullarının zorluğu göz önünde bulundurularak teşvikler uygulanmalıdır. Bu bölgede aşının temini ve korunması için teknik altyapı verilmeli, tüm aile sağlığı merkezlerinde ve kesintili yerleşim yerlerinde aşı bulundurulmalıdır. (BSHA-Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu